-
1 maßhalten
haddini bilmek -
2 know one's place
haddini bilmek, yerini bilmek -
3 know one's place
haddini bilmek, yerini bilmek -
4 Maß
Maß <-es, -e> [ma:s] nt1. 1) ölçü;bei jdm \Maß nehmen birinin ölçüsünü almak;jdn \Maß nehmen ( fam) ( zurechtweisen) birine haddini bildirmek;das \Maß ist voll işin tadı kaçtı, sabrım kalmadı;das \Maß überschreiten ölçüyü kaçırmak;in gewissem \Maß(e) belli ölçüde;in hohem \Maße büyük ölçüde;in höchstem \Maß(e) son derece;über alle \Maßen haddinden fazla;das übersteigt jedes \Maß! bu kadarı da fazla!;weder \Maß noch Ziel kennen haddini bilmemek;bei [o in] etw \Maß halten bir şeyde ölçülü olmak, bir şeyde haddini bilmek;in \Maßen ölçülü olarak;mit zweierlei \Maß messen çifte standart kullanmak2) (Augen\Maß) karar -
5 место
yer* * *с1) врз yerме́сто и вре́мя — zaman ve mekan
ме́сто происше́ствия — olay yeri
ме́сто рожде́ния — doğum yeri; doğduğu yer ( графа анкеты)
отвести́ ме́сто для строи́тельства — inşaat için yer ayırmak
в гости́нице мест не́ было — otelde boş yer yoktu
кого́ назна́чили на э́то ме́сто? — bu yere kim atandı?
зал на ты́сячу мест — bin kişilik salon
я́сли на сто мест — yüz kapasiteli kreş
получи́ть де́сять мест в парла́менте — parlamentoda on üyelik / temsilcilik kazanmak; on milletvekili çıkarmak
ме́ста́ здесь все равни́нные — buralar hep düzlük
истори́ческие ме́ста́ — tarihsel yerler
в на́ших ме́ста́х — bizim memlekette
2) (отрывок книги и т. п.) parça; yer; pasaj3) (места́) мн. ( периферия) taşra örgütleriделега́ты с мест — taşra delegeleri
4) (занимаемое кем-л. положение) yer; mevki; sıra; dereceзаня́ть пе́рвое ме́сто — спорт. birinci gelmek / olmak; birinciliği almak / kazanmak
они́ раздели́ли пе́рвые два ме́ста — спорт. ilk iki sırayı / dereceyi paylaştılar
5) ( отдельный предмет багажа) parçaско́лько у вас мест? — eşyanız kaç parça?
••де́тское ме́сто — анат. etene
твоё ме́сто в теа́тре — senin yerin tiyatro
здесь не ме́сто для игры́ — burası oynamanın yeri değil
нашёл ме́сто игра́ть! — tam da bulmuşsun oynayacak yeri!
к ме́сту сказа́ть — yerinde söylemek
расста́вь кни́ги по ме́ста́м — kitapları yerli yerine koy
(все) по ме́ста́м! — herkes (yerli) yerine!
стой, ни с ме́ста! — dur, davranma!
дела́ ни с ме́ста — işler yerinde sayıp duruyor
знать своё ме́сто — haddini bilmek
поста́вить кого-л. на (своё) ме́сто — birine haddini bildirmek
будь я на ва́шем ме́сте... — ben sizin yerinizde olsam / olsaydım...
не находи́ть себе́ ме́ста — dokuz doğurmak
э́тому не должно́ быть ме́ста — buna yer verilemez
еди́нство вре́мени и ме́ста — zaman mekan birliği
-
6 know one's limitation
v. haddini bilmek -
7 know one's limitation
v. haddini bilmek -
8 limite
n f1 dans l'espace sınır [sɯ'nɯɾ]2 dans le temps zaman sınırı◊C'est la dernière limite pour s'inscrire. — Kaydolmak için zaman sınırı budur.
См. также в других словарях:
haddini bilmek — (biri) kendi değer ve yeteneğini olduğundan üstün görmemek Kişi haddini bilmeli de kendine yakışacak sevdalara düşmeli. N. Ataç … Çağatay Osmanlı Sözlük
had — is., ddi, esk., Ar. ḥadd 1) Sınır, uç 2) Derece İnsan buna bir hadde kadar göz yumabilir. 3) İnsanın yetki ve değeri Haddim değil. 4) mat. Terim Birleşik Sözler haddikifaye haddinden fazla haddizatında faiz haddi … Çağatay Osmanlı Sözlük